25 Haziran 2006 Pazar
şen ola...
merhaba.....!
ne sihirli bir sözcüktür bu,
kapılar açtırır insana..
kapı zili gibi mesela..
zırrrr,
gelen konuğun içeri girmesi yada kapının eşiğinde kalması karşılayanın karşılayış şekline,
karşı taraftan bakacak olursak karşılanın karşılanış şekline bağlıdır,
sonrası kendiliğinden gelecektir nasılsa..
çok rahat olduk çoook rahat,
sınır, çizgi, çap, çember, yol, yöntem, usül, erkan, patavat vs. kalmadı,
o çekinmeler, utanmalar, ne düşünür ne derler,
rahatsız eder miyim kiler, hakkımda ne düşünürler..
hepsi hepsi tarihe karıştı artık.
bir rahatlık, bir sınır tanımazlık, pompayla şişirilmiş neredeyse patladı patlayacak yapmacık bir özgüven sonrasında neoldumculuk, benimcilik, sendekimsincilik, birbenvarımcılık, sendeolabilirsinbelkidenedegörelimcilik,
takmış çantasını koluna gidiyor salına kırıta..
nereye dersin?..
inan bilmiyorum...!
gecen akşam yolda yürüken bir yandan da hararetlenmiş bir şekilde konuşuyorduk,
ben kendimi kaptırmışım, yüksek sesle anlatıyorum,
o da kaptırmış aynı tonda, kah katılıyor kah itiraz ediyor,
bu şekilde gidiyorken arkamızdan biri seslendi o sihirli sözcüğü kullanarak;
"merhaba hanımefendi",
çok haklısınız siz ...! diyerek kolumu tuttu,
boş bulundum, irkilerek kendimi çektim,
gecenin bir vakti, işlek bir cadde ama tenha o saatte,
kendini belli etmeden, hissettirmeden konuşmamıza kulak misafiri olan, bununla da yetinmeyip bir de müdahil olan kişi 40-45 yaşlarında , derli toplu giyinmiş, düzgün bir türkçeyle gözümüzün içene bakarak ve gülümseyerek konuşan bir bayandı.
kusura bakmayın dedi kolumu bırakıp omuzumu anaç bir şekilde tutarak,
söylediklerinize katılıyorum, ben de çok üzülüyorum, fena çok fena, düzelir mi dersiniz ?, ben emekliyim, falan yeri bitirdim, filanca yerde hizmet verdim, oradan da emekli oldum, bizim zamanımızda da olurdu böyle şeyler ama bu boyutlara gelmemişti daha, sizin adınıza üzülüyorum inanın bana......
bu arada o kadar seri konuşuyor ki araya girmek, lafını bölmek ne mümkün,
siz nerede çalışıyorsunuz ?dedi, cevap vermedim zoraki gulumseyerek,
niyetim iyi akşamlar deyip oradan bir an önce uzaklaşmak,
aynı soruyu ona da sordu, ben arkadan kolunu çekiştiriyorum ama nafile..
cevap verdi çok lazımmış gibi,
benden alamadığı cevap için tekrar bana döndü; siz de mi aynı yerdesiniz ?,
yine cevap vermedim,
bıraksak orada ayaküstü oturma odası sohbeti başlayacak, gelmişimizden, geçmişimizden....
hadi dedim gidelim artık biz..
rahatsız etmedim sizi umarım , kusura bakmayın dayanamadım işte dedi biraz bozularak,
kendinize iyi bakın olur mu dedi sevecen bir ifadeyle...
olur tabii....siz de iyi bakacaksınız ama...iyi akşamlaaaaarr....
vedalaştık..
niye söylüyorsun dedim nerede çalıştığını, tanımadığımız biri, ne gerek var ki...
bir şey olmaz dedi, benim tepkim karşısında biraz da tedirgin olarak...
bu kadın nereden çıktı sahi dedi, bir anda arkamızda bitiverdi, ne garip değil mi?
patavatını kaybetmiş dedim,
ilginç bir kadındı dedi, bıraksan anlatacak pek çok şeyi vardı, pek de sıcakkanlıydı..!
çok var dedim yaşlı yada genç - kadın yada erkek, her yerde üstelik,
sosyopat olma yolunda hızla ilerliyoruz farkında değilsin galiba sen?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder