14 Temmuz 2006 Cuma



çok gerginim,
şimdi şu an, yarın akşamı yaşıyor olmayı isterdim..
yarın yedi saat direksiyon başında geçecek..
offff...

uzun yol sürmeyi hiç ama hiç sevemedim,
karnımda kelebekler uçuşuyor,


kedi hanımım;
ayrılacağımızı hissetmiş olmalı ki
mırmırmırmıır yanımdan ayrılmıyor....
bizimle gelme şansı hiç yok,
evimizi o bekleyecek,
tavsiye edilen yer ile görüştüm ama...
bırakamadım, içime sinmedi,
dönüşte bebekleriniz olabilir dediler....!
kısırlaştıralım dediler,
cins değil, sıradan bir sokak kedisi,
ne yapacaksınız yavrulamasın dediler,
kedi hanımım bu sözleri duysa gücenirdi biliyorum..

az önce kucağıma alıp durumu anlattım;
neden bizimle gelemediğini açıkladım,
kendine sahip ol, hastalanma, üzülme,
canını sıkma, dişini sık dedim,
zaman çabuk geçiyor öğreneceksin sen de artık dedim,
ona yemegini verecek olan ablaya karşı ayıplar edip
ricamızı kabul ettiğine pişman etme diye ekledim,
beni gözünü kırpmadan dinledi..
türkçeyi biliyor ve anlıyor ...!

iki yazdır tatile zoraki çıkıyorum,
böyle şey olur mu???
oluyor işte...
dua et benim için...





13 Temmuz 2006 Perşembe

...

The stars were out to play,
The moon was shining bright.

10 Temmuz 2006 Pazartesi

sen hala cin hikayelerine inanıyor musun yoksa ?

fıkra aynen şöyleydi;
cin şişeden çıkıyor ve kadına dile benden ne dilersen diyor,
ancak bir şartı var;
"kadın ne isterse iki katı kocasının olacak"
kadın tamam diyor sevinerek...
ilk dileği geliyor;
"çok zengin olmak istiyorum"
dev kabul ediyor kadının bu dileğini ama uyarmayı ihmal etmiyor;
kocana bunun iki katını vereceğim....!
tamam diyor kadın, olsun....
ve ikinci dilek geliyor;
"çok güzel olmak istiyorum"
dev bunu da kabul ediyor yine uyarıyor;
kocanda çok yakışıklı olacak ama
tamam diyor kadın, olsun...
veeeeeeeeeeeeeeee
sıra üçüncü ve son dileğe geliyor...
evet diyor cin, son dileğin için ne istiyorsun?
son dilek de geliyor kadından kırıtarak;
"şöyle hafif bir kalp spazmı geçireyim...!!!!!!!!! "

fıkra böyle bitiyor...
hahahahah hahahahha hahhahaha.............
kahkalar çınlatıyor ortalığı,
ay ne zeki kadın ya....diyor dinleyen kadınlardan yaşlı ama kokoş olanı...
genç ve kokoş olanı destekliyor peşinden yaaaa ne zeki kadınmış hakkatten....
anlatan adam ise güldürebilmekten mutlu mesut,
evet diyerek tasdikliyor kadınlar zekidir.....

midem çok bulandı,
soğuk içmiştim,
galiba midem üşüdü,
ondandır...

7 Temmuz 2006 Cuma

sarpasaran şey....

kaç tane oldular saymadım ama
ne dokuzu...!
kesin dokuzdan fazladır...
ki o kadar sıkıldım,
o kadar olur....

5 Temmuz 2006 Çarşamba

soguk mor......


lütfen buyrun...
bu da bizden....
yine yeni bir taverna gecesi daha huzurlarımızda..
yunanca şarkılar, kırık dökük bir türkçeyle söylenen yunancadan tercüme türkçe şarkılar..
ah sirtaki olmaz olur mu tabii o da var...

bir sempatiğiz bir sempatik, bu kadar olur daha fazlası olamaz..

geçenlerde yeni yetme bir kız erkek arkadaşına aynen şöyle söyledi;
offff yaaa bık geldi senden ama...
"bık geldi"
bu bıklar nedense bir geldi mi postu öyle bir seriyor ki yerinden kaldırıp gönderebilene aşk olsun...

onlar da, oralarda bizim gibi kırık dökük bir lisanla türkçe şarkılar söyleyip,
harmandalı yada kılıç kalkan oynuyorlar mı...?
yoksa bu umutsuz yada ümitsiz aşk tek taraflı mı ?

şu işten güçten fırsat bulsam gidip bi bakıp gelicem...