10 Nisan 2006 Pazartesi

bulutlar indi üstüme...

kapıdan koşar adımlarla çıkmıştı,
merdivenleri inerken adının seslenildiğini duyunca duraklayıp arkasına baktı, ses binanın içinden geliyordu, içerisi loştu, daha iyi görebilmek için gözlerini kısarak baktı,
" gel gel bak burada kim var"
seslenen blur'du.
gitmekten vazgeçip, merdivenlerden döndü, içeri girince onu gördü; mavi gözlerle biraz buruk, biraz sitemkar, biraz mahçup ona bakıyordu.

bir an onu sarıp sarmalamak geldi içinden, kendisini tuttu.
* merhaba, nasılsın bakalım ? çok özledim seni ben,
& merhaba, iyiyim
* hiç görüşemiyoruz, gelmiyorsun artık,
& ..............
*
çok özlemişim seni ben, bak şimdi daha iyi anladım..
& kedin napıyor ?
* bırak şimdi kediyi, ne yapsın bildiğin gibi işte, sen nasılsın asıl, nasıl gidiyor, söktün mü? yoksa söküldün mü?

ona takılmadan duramazdı,
nazı geçiyordu; bunu kendisi de , o da iyi biliyordu..
& ................

belli belirsiz gülümsedi, keyifsiz gibiydi,mavi gözlerinin altı koyu halkalarla çevrilmişti, yine uykusuz kalıyor olmalıydı.
o gözler -anlamakta zorluk çektiği bir nedenle- hep hüzünle gölgeliydi, ama ne zaman karşılaşsalar kendisini görünce o hüznün çok kısa bir an için dağıldığını, gözlerinin parıldadığını görürdü ama bu uzun sürmezdi..
bir keresinde çok öfkelendiği bir zamana denk gelmiş, mavi gözlerin hiddet ve nefretle nasılda boz bulanık griye dönüştüğüne şahit olmuştu..şaşırmış ama bunu ona belli etmemişti, soğukkanlılıkla karşılamış, haklılığına vermişti..

* şimdi benim gitmem lazım, seni gördüğüme çok çok çok sevindim..
sarıldı, öptü; biraz buruk, biraz sitemkar, biraz mahçup..
merdivenlerden inerken durdu, dönüp baktı; oradaydı, arkasından bakıyordu,
el salladı, içerisi loştu, daha iyi görebilmek için gözlerini kısarak baktı;
mavi gözlerinde hüzün vardı..

garip bir sızı kapladı sol elinin yüzük parmağını...









Hiç yorum yok: