28 Mayıs 2006 Pazar

ankara'da bir mayısakşamısefası..

hakan salınmış & ebru saçar


erol demiröz & hakan salınmış


geçen akşam "mançalı don kişot" un sergilendiği oyundaydık.
sezonun son oyunuydu ve farklı bir versiyondu..
don kişotun ölümünden sonra biraraya gelen dostlarının onu ve onun maceralarını yad ederken bir anda kendi aralarında rol dağılımı yaparak tekrar eski günlere dönmeleri üzerine kurgulanmıştı.
don kişot rolünde hakan salınmış, sanço panza rolünde erol demiröz, hem düşesi hem de dülsinyayı oynayan ebru saçar harikaydı.

ebru saçar mimikleriyle bir çok sahnede konuşmadan da pek çok şeyi anlattı..
dekor ve kostümler son derece yalın ve mütevazıydı, don kişotun folyo araba güneşliğinden yapılmış zırhı oyunun kostümcüsünün ince espri yeteneği hakkında fikir vermeye yetiyor da artıyordu.
keza kişotun atı, dük ve düşesin üzümlü, patlıcanlı, armutlu kırmızı kaftanları, oyuncuların ellerinde döndürdükleri ve dönerken güzel kokular yayan yel değirmenleri de gayet hoştu.
merhametmaap don kişotun gümüş ay şövalyesi kılığına girmiş sahtekar, hain ayrıca kıskanç ve dahi haris hemde hasis dük ile -dülsinyanın dünyanın en güzel kadını olduğu iddiası üzerine- giriştiği düelloyu başlamadan kaybedişi ve itiraz bile edemeden yenilgiyi kabullenişi, sanço panza ile mücadeleden vaz geçerek çaresiz geldiklere yere dönmek zorunda kalışları ve dönüş yolunda kendisine dülsinya diye tanıtılan kadının gerçekte dülsinya olmadığını sanço panzadan öğrendiğinde yaşadığı müthiş hayal kırıklığı gözlerimin dolduğu anlardı..
oyunu ilk sıradan pür dikkat izleyen 8-10 yaşlarındaki iki kız çocuğu ilk perdede gayet umut vericiydi ancak ikinci perde başladıktan sonra oyunu ilk perdedeki gibi ilgiyle ve dikkatle izlerken bir yandan da ellerindeki cips paketinden hışır huşur cips yemeleri ve büyüklerinin onları uyarmayışları gayet üzücüydü.

izlediğimiz don kişot; gereksiz ve yersizce kahramanlık yapan, işgüzar, çılgın hatta delibozuk, bunak bir don kişot olarak değil,

-ki ne yazık ki halk arasında don kişot'un anlamı böyledir; ciddiye alınmayan, küçümsenen, alay konusu olan hatta bazen aşağılanan şekildedir-
erdemlerini savunan, haksızlığa savaş açıp düzeltmeye çalışan, yardıma muhtaç olanın yanında yer alan, her insana nasip olmayan düş gücüne sahip, düşlerini gerçekleştirmede tutkulu, kararlı ve yürekli bir don kişot olarak yorumlanıp sahnelenmişti
.
aradan dörtyüz yıl geçmişti ama aramızda hala kanlı canlı don kişotlar ve sanço panzalar yaşamaktaydı, nice düklerin, düşeslerin, dülsinyaların yaşadığı gibi.
ancak bir fark var; don kişotların ve sanço panzaların sayısı giderek azalıyor, dükler, düşesler, dülsinyalar ise fütursuzca artıyor...



Hiç yorum yok: